You know, we might could[1] learn a few things by re-examining reaction shots.
In today's story, the sideshow was the main event.
Luk 7:36 Ferisiler'den biri İsa'yı yemeğe çağırdı. O da Ferisi'nin evine gidip sofraya oturdu.We'll skip the vocabulary lessons, today, and try to move right along.
Luk 7:37,38 O sırada, kentte günahkâr olarak tanınan bir kadın, İsa'nın, Ferisi'nin evinde yemek yediğini öğrenince kaymaktaşından bir kap içinde güzel kokulu yağ getirdi. İsa'nın arkasında, ayaklarının dibinde durup ağlayarak, gözyaşlarıyla O'nun ayaklarını ıslatmaya başladı. Saçlarıyla ayaklarını sildi, öptü ve yağı üzerlerine sürdü.
Luk 7:39 İsa'yı evine çağırmış olan Ferisi bunu görünce kendi kendine, "Bu adam peygamber olsaydı, kendisine dokunan bu kadının kim ve ne tür bir kadın olduğunu, günahkâr biri olduğunu anlardı" dedi.
Luk 7:40 Bunun üzerine İsa Ferisi'ye, "Simun" dedi, "Sana bir söyleyeceğim var." O da, "Buyur, öğretmenim" dedi.
Luk 7:41 "Tefeciye borçlu iki kişi vardı. Biri beş yüz, öbürü de elli dinar borçluydu.
Luk 7:42 Borçlarını ödeyecek güçte olmadıklarından, tefeci her ikisinin de borcunu bağışladı. Buna göre, hangisi onu çok sever?"
Luk 7:43 Simun, "Sanırım, kendisine daha çok bağışlanan" diye yanıtladı. İsa ona, "Doğru söyledin" dedi.
Luk 7:44 Sonra kadına bakarak Simun'a şunları söyledi: "Bu kadını görüyor musun? Ben senin evine geldim, ayaklarım için bana su vermedin. Bu kadın ise ayaklarımı gözyaşlarıyla ıslatıp saçlarıyla sildi.
Luk 7:45 Sen beni öpmedin, ama bu kadın eve girdiğimden beri ayaklarımı öpüp duruyor.
Luk 7:46 Sen başıma zeytinyağı sürmedin, ama bu kadın ayaklarıma güzel kokulu yağ sürdü.
Luk 7:47 Bu nedenle sana şunu söyleyeyim, kendisinin çok olan günahları bağışlanmıştır. Çok sevgi göstermesinin nedeni budur. Oysa kendisine az bağışlanan, az sever."
Luk 7:48 Sonra kadına, "Günahların bağışlandı" dedi.
Luk 7:49 İsa'yla birlikte sofrada oturanlar kendi aralarında, "Kim bu adam? Günahları bile bağışlıyor!" şeklinde konuşmaya başladılar.
Luk 7:50 İsa ise kadına, "İmanın seni kurtardı, esenlikle git" dedi.
A society reporter would note how a local prominent citizen had invited the latest novelty act over for dinner. Sophisticated readers would chuckle over the etiquette gaffs, the faux pas,[2] of the rustic entertainer.
Yet, the focus of Luke's narrative is on the one person who did understand what Jesus represented -- the opportunity for a new start in life. This is really important to some people, to those who have endured the sneers of their neighbors, and their own shame. To those who find in forgiveness a new lease on life, a new life.
______________
[1] "might could" juxtaposes two subjunctive words for humorous effect, for exaggeration. It's not good standard English.
[2] Pronounced "foe paw" -- French for "false step." The French aristocracy of the 1770s was obsessed with skill at dancing the intricate minuet. History demonstrates that their priorities were askew!
No comments:
Post a Comment