Well, Paul did write more than half of the books in the İncil. He did hob-nob with people who had known Jesus personally, and he attracted a retinue of writers and scholars, such as John Mark and Luke, whose careful research led to those biographies of Jesus we call the Gospels. Paul definitely led a life of high adventure, high achievement, and inspired powerful emotions. He had close friends on three continents, and inspired his enemies to paroxysms of insane rage.
But how did this mover and shaker, this thinker and doer, view himself? In this chapter, we get a glimpse at his inner life:
Rom 7:7 Öyleyse ne diyelim? Kutsal Yasa günah mı oldu? Kesinlikle hayır! Ama Yasa olmasaydı, günahın ne olduğunu bilemezdim. Yasa, "Göz dikmeyeceksin" demeseydi, başkasının malına göz dikmenin ne olduğunu bilemezdim.Let's look at verses 12:
Rom 7:8 Ne var ki günah, bu buyruğun verdiği fırsatla içimde her türlü açgözlülüğü üretti. Çünkü Kutsal Yasa olmadıkça günah ölüdür.
Rom 7:9, 10 Bir zamanlar, Yasa'nın bilincinde değilken diriydim. Ama buyruğun bilincine vardığımda günah dirildi, bense öldüm. Buyruk da bana yaşam getireceğine, ölüm getirdi.
Rom 7:11 Çünkü günah buyruğun verdiği fırsatla beni aldattı, buyruk aracılığıyla beni öldürdü.
Rom 7:12 İşte böyle, Yasa gerçekten kutsaldır. Buyruk da kutsal, doğru ve iyidir.
Rom 7:13 Öyleyse, iyi olan bana ölüm mü getirdi? Kesinlikle hayır! Ama günah, günah olarak tanınsın diye, iyi olanın aracılığıyla bana ölüm getiriyordu. Öyle ki, buyruk aracılığıyla günahın ne denli günahlı olduğu anlaşılsın.
Rom 7:14 Yasa'nın ruhsal olduğunu biliriz. Bense benliğin denetimindeyim, köle gibi günaha satılmışım.
- İşte böyle, -- therefore,
- Yasa -- the Law
- gerçekten -- really. truly. indeed. actually. in deed. sure enough. in the flesh. honestly. literally. positively. quite. simply. sincerely. verily.
- kutsaldır. -- is holy.
- Buyruk da -- The Commandment also
- kutsal, -- holy,
- doğru -- straight, correct, right
- ve iyidir. -- and good it is.
And this is good news? Sure is. You see, we were not designed to run under our own power. God's revelation can show us the good way to live -- but the power to live well[1] can only come from God Himself. If we engage in putperest (idolatry, paganism), trusting upon something other than God for our core source of identity and energy, life gets very frustrating very quickly. We can't grab a chunk of something wonderful, something God Himself gave us, and use it as a substitute for Him. Not even the Divine Law can replace the Divine Creator!
________________
[1] In English, good is an adjective, applying to nouns, words that describe a person, place or thing. Well is an adverb, applying to verbs, to action words. In Turkish, the modifier iyi can be used both ways.
No comments:
Post a Comment