Wednesday, March 10, 2010

Mark 12 -- charisma, continued

Charisma makes people uncomfortable. It seems to betoken a power from another realm, for good or ill. This is especially threatening to folks who already run the show, or think they do. Sometimes, the hidden kingmakers will try to buy off the charismatic leader, subvert him, domesticate him. The German businessmen who were worried about Communism after WW I thought they could turn a certain Bavarian socialist into their sock puppet. After all, he was a clean-living vegetarian, an injured war hero.

Or perhaps the Powers That Be will simply attempt to kill off the intrusion from another realm, the realm where they have no power, no credibility:[1]
Mar 12:1 İsa onlara benzetmelerle konuşmaya başladı. "Adamın biri bağ dikti, çevresini çitle çevirdi, üzüm sıkmak için bir çukur kazdı, bir de bekçi kulesi yaptı. Sonra bağı bağcılara kiralayıp yolculuğa çıktı.
Mar 12:2 Mevsimi gelince bağın ürününden payına düşeni almak üzere bağcılara bir köle yolladı.
Mar 12:3 Bağcılar köleyi yakalayıp dövdü ve eli boş gönderdi.
Mar 12:4 Bağ sahibi bu kez onlara başka bir köle yolladı. Onu da başından yaralayıp aşağıladılar.
Mar 12:5 Birini daha yolladı, onu öldürdüler. Daha birçok köle yolladı. Kimini dövüp kimini öldürdüler.
Mar 12:6 "Bağ sahibinin yanında tek kişi kaldı, o da sevgili oğluydu. 'Oğlumu sayarlar' diyerek bağcılara en son onu yolladı.
Mar 12:7 "Ama bağcılar birbirlerine, 'Mirasçı budur, gelin onu öldürelim, miras bizim olur' dediler.
Mar 12:8 Böylece onu yakaladılar, öldürüp bağdan dışarı attılar.
Mar 12:9 "Bu durumda bağın sahibi ne yapacak? Gelip bağcıları yok edecek, bağı da başkalarına verecek.
Mar 12:10, 11 Şu Kutsal Yazı'yı okumadınız mı?'Yapıcıların reddettiği taş, İşte köşenin baş taşı oldu. Rab'bin işidir bu, Gözümüzde harika bir iş!'"
Mar 12:12 İsa'nın bu benzetmede kendilerinden söz ettiğini anlayan Yahudi önderler O'nu tutuklamak istediler; ama halkın tepkisinden korktukları için O'nu bırakıp gittiler.
Let's look at one sentence, that reveals the way such bureaucratic power brokers think, and illuminates a nifty feature of the Turkish language:
  • Ama bağcılar birbirlerine, 'Mirasçı budur, gelin onu öldürelim, miras bizim olur' dediler. -- But / the vineyard workers / to one another / "The heir / this is / come / him / let us kill / the inheritance / ours / will be "/ they said.
  • bağ -- vineyard
  • bağcı -- one who works in a vineyard
  • miras -- inheritance
  • mirasçı -- heir. one who inherits.
Ah, but the unseen realm does not disappear if the rulers of this age try to wish it away. The common people know, intuitively, that there is more to life than the visible realm, the political realm. "Uneasy rests the head the wears the crown."

______________

[1] Muslim rulers are traditionally buried in discrete unmarked graves. Before the Lord of Life, all are equal.

No comments: