Tuesday, March 2, 2010

Mark 7 -- the tidy crowd

Jesus lived among people. He had his own friends around him most of the time, plus his larger audience of thrill-seekers, plus his armada of critics. There was always someone eager to find fault with him, or his followers, or his message, or all of the above. Today's reading, for example, deals with table manners. The Pharisees had an elaborate system of cleansing rituals, perhaps to compensate for their internal filth. Let's look at today's angry confrontation:
Mar 7:1 Yeruşalim'den gelen Ferisiler ve bazı din bilginleri, İsa'nın çevresinde toplandılar.
Mar 7:2 O'nun öğrencilerinden bazılarının murdar, yani yıkanmamış ellerle yemek yediklerini gördüler.
Mar 7:3 Ferisiler, hatta bütün Yahudiler, atalarının töresi uyarınca ellerini iyice yıkamadan yemek yemezler.
Mar 7:4 Çarşıdan dönünce de, yıkanmadan yemek yemezler. Ayrıca kâse, testi ve bakır kapların yıkanmasıyla ilgili başka birçok töreye de uyarlar.
Mar 7:5 Ferisiler ve din bilginleri İsa'ya, "Öğrencilerin neden atalarımızın töresine uymuyorlar, niçin murdar ellerle yemek yiyorlar?" diye sordular.
Mar 7:6 İsa onları şöyle yanıtladı: "Yeşaya'nın siz ikiyüzlülerle ilgili peygamberlik sözü ne kadar yerindedir! Yazmış olduğu gibi, 'Bu halk, dudaklarıyla beni sayar, Ama yürekleri benden uzak.
Mar 7:7 Bana boşuna taparlar. Çünkü öğrettikleri, sadece insan buyruklarıdır.'
Mar 7:8 Siz Tanrı buyruğunu bir yana bırakmış, insan töresine uyuyorsunuz."
Mar 7:9 İsa onlara ayrıca şunu söyledi: "Kendi törenizi sürdürmek için Tanrı buyruğunu bir kenara itmeyi ne de güzel beceriyorsunuz!
Mar 7:10 Musa, 'Annene babana saygı göstereceksin' ve, 'Annesine ya da babasına söven kesinlikle öldürülecektir' diye buyurmuştu.
Mar 7:11, 12 Ama siz, 'Eğer bir adam annesine ya da babasına, benden alacağın bütün yardım kurbandır, yani Tanrı'ya adanmıştır derse, artık annesi ya da babası için bir şey yapmasına izin yok' diyorsunuz.
Mar 7:13 Böylece kuşaktan kuşağa aktardığınız törelerle Tanrı'nın sözünü geçersiz kılıyorsunuz. Buna benzer daha birçok şey yapıyorsunuz."
Let's look at a few words:
  • ellerini iyice yıkamadan yemek yemezler
  • ellerini -- their hands
  • iyice -- very well. The Turkish adjective iyi is converted into an adverb with the -ce suffix. The Greek adjective in this phrase (ἐὰν μὴ πυγμῇ νίψωνται τὰς χεῖρας) is only found here in the New Testament, and may mean "with the fist" or "to the elbow." In any case, it seems to imply that these folks obsessively scrubbed their hands with extraordinary zeal.
  • yıkamadan -- if they do not wash
  • yemek -- food
  • yemezler -- they will not eat.
Jesus calls their bluff, and gives an example of how their religious tradition leads to violation of God's real commands. Their habitual preference for their own rituals indicates internal apostasy, a hatred of God masked as a love for their religion. It's something we all need to watch out for, I imagine.
______________

[0] I found an excellent dictionary site -- http://www.hazar.com/index.php. You will be seeing longer definitions.

No comments: