Thursday, February 4, 2010

Matt. 20 -- the unfair man

Day laborers are near the bottom of the social order, just a step above beggars.[1] In many cities, illegal immigrants cluster on certain corners, waiting. People who need a few hours of unskilled labor drive by, select the likeliest candidates, and pay them in cash at the end of the day. If the employer is ruthless, and shorts them on their pay, they have no recourse. The story Jesus told in this chapter resonated with an audience that knew first-hand about ruthless employers who would do something capricious from time to time just to keep the hired help off-balance: insecure, apprehensive, docile.
Mat 20:1 "Göklerin Egemenliği, sabah erkenden bağında çalışacak işçi aramaya çıkan toprak sahibine benzer.
Mat 20:2 Adam, işçilerle günlüğü bir dinara anlaşıp onları bağına gönderdi.
Mat 20:3 "Saat* dokuza doğru tekrar dışarı çıktı, çarşı meydanında boş duran başka adamlar gördü.
Mat 20:4 Onlara, 'Siz de bağa gidip çalışın. Hakkınız neyse, veririm' dedi, onlar da bağa gittiler. "Öğleyin ve saat üçe doğru yine çıkıp aynı şeyi yaptı.
Mat 20:5 (SEE 20:4)
Mat 20:6 Saat beşe doğru çıkınca, orada duran başka işçiler gördü. Onlara, 'Neden bütün gün burada boş duruyorsunuz?' diye sordu.
Mat 20:7 "'Kimse bize iş vermedi ki' dediler. "Onlara, 'Siz de bağa gidin, çalışın' dedi.
Mat 20:8 "Akşam olunca, bağın sahibi kâhyasına, 'İşçileri çağır' dedi. 'Sonuncudan başlayarak ilkine kadar, hepsine ücretlerini ver.'
Mat 20:9 "Saat beşe doğru işe başlayanlar gelip kâhyadan birer dinar aldılar.
Mat 20:10 İlk başlayanlar gelince daha çok alacaklarını sandılar, ama onlara da birer dinar verildi.
Mat 20:11 Paralarını alınca bağ sahibine söylenmeye başladılar:
Mat 20:12 'En son çalışanlar yalnız bir saat çalıştı' dediler. 'Ama onları günün yükünü ve sıcağını çeken bizlerle bir tuttun!'
Mat 20:13 "Bağ sahibi onlardan birine şöyle karşılık verdi: 'Arkadaş, sana haksızlık etmiyorum ki! Seninle bir dinara anlaşmadık mı?
Mat 20:14 Hakkını al, git! Sana verdiğimi sonuncuya da vermek istiyorum.
Mat 20:15 Kendi paramla istediğimi yapmaya hakkım yok mu? Yoksa cömertliğimi kıskanıyor musun?'
Mat 20:16 "İşte böylece sonuncular birinci, birinciler de sonuncu olacak."
Oh, yes. The people knew about mean bosses. Many of those who heard Jesus with gladness came from the lower social orders, and had suffered this kind of abuse. The astonishing thing is, Jesus was talking about God as the capricious boss, and His Kingdom as the place where things do not turn out as expected.
____________

[1] A century ago, America had a vigorous "hobo" subculture. These restless souls "rode the rails," from place to place by secreting themselves in freight trains. They had their own idiom, including a set of "hobo signs," symbols inscribed on places where a man could get a sandwich in exchange for a few hours' work, places with a mean dog, or a mean cop. Hobos considered themselves to be migratory laborers, and looked down upon tramps (migratory non-laborers) and bums (non-migratory non-laborers).


No comments: