Eating together is the theme that dominates this chapter. For example, you show up at a party, and there are no names at the table settings. Where should you sit? At the head table? Near it? How near? Here's what Jesus had to say:
Luk 14:7-9 Yemeğe çağrılanların başköşeleri seçtiğini farkeden İsa, onlara şu benzetmeyi anlattı: "Biri seni düğüne çağırdığı zaman başköşeye kurulma. Belki senden daha saygın birini de çağırmıştır. İkinizi de çağıran gelip, 'Yerini bu adama ver' diyebilir. O zaman utançla kalkıp en arkaya geçersin.
Luk 14:10 Bir yere çağrıldığın zaman git, en arkada otur. Öyle ki, seni çağıran gelince, 'Arkadaşım, daha öne buyurmaz mısın?' desin. O zaman seninle birlikte sofrada oturan herkesin önünde onurlandırılmış olursun.
Luk 14:11 Kendini yücelten herkes alçaltılacak, kendini alçaltan yüceltilecektir."
A few words:
- Belki -- lest, perhaps
- senden -- than you
- daha -- more
- saygın -- honor
- birini -- one owning
- de -- but
- çağırmıştır -- has, they say, been invited. (the -mış- syllable is the dubatative or narrative verb indicator, used when telling stories, or reporting something one hasn't seen personally.)
Bottom line: God's people are subjects of the Great King, who makes the whole universe line up and do tricks for their ultimate benefit. When God is making the whole universe conspire to do us good, then demanding our due is unnecessary. Anxious, restless, self-assertion is silly.
No comments:
Post a Comment