Thursday, May 14, 2009

Yıkamazsam (John 13)

We want to do extravagant things for the people we love. A young man purchased costly emerald earrings for the woman he intended to marry. He was invited to have lunch with her family. The woman met him in the parking lot, handed back the earrings, and demanded that he sell them and apply the money to reducing his student loan debts.

There was no point in going into the restaurant at that point.

As his father later explained, we want to do extravagant things for the people we love. A man should seek to adorn the woman he loves, for example. Someone who repudiates the offering is unworthy of further attention.

Let's look at today's reading:
Joh 13:3 İsa, Baba'nın her şeyi kendisine teslim ettiğini, kendisinin Tanrı'dan çıkıp geldiğini ve Tanrı'ya döneceğini biliyordu.
Joh 13:4 Yemekten kalktı, üstlüğünü bir yana koydu, bir havlu alıp beline doladı.
Joh 13:5 Sonra bir leğene su doldurup öğrencilerin ayaklarını yıkamaya ve beline doladığı havluyla kurulamaya başladı.
Joh 13:6 İsa, Simun Petrus'a geldi. Simun, "Ya Rab, ayaklarımı sen mi yıkayacaksın?" dedi.
Joh 13:7 İsa ona şu yanıtı verdi: "Ne yaptığımı şimdi anlayamazsın, ama sonra anlayacaksın."
Joh 13:8 Petrus, "Benim ayaklarımı asla yıkamayacaksın!" dedi. İsa, "Yıkamazsam yanımda yerin olmaz" diye yanıtladı.
...
Joh 13:33 Çocuklar! Kısa bir süre daha sizinleyim. Beni arayacaksınız, ama Yahudiler'e söylediğim gibi, şimdi size de söylüyorum, benim gideceğim yere siz gelemezsiniz.
Joh 13:34 Size yeni bir buyruk veriyorum: Birbirinizi sevin. Sizi sevdiğim gibi siz de birbirinizi sevin.
Joh 13:35 Birbirinize sevginiz olursa, herkes bununla benim öğrencilerim olduğunuzu anlayacaktır."
And, a few words:
  • Yıkamazsam yanımda yerin olmaz -- If I do not wash / by my side / your place / you do not have (the -maz- syllable indicates that this is a conditional verb)
  • Çocuklar! Kısa bir süre daha sizinleyim -- Children! / Short / a / time / more / I am with you.
  • Size yeni bir buyruk veriyorum -- To you / new / a/ commandment / I give
  • Birbirinizi sevin -- to one another of you / love
  • Sizi sevdiğim gibi siz de -- To you / I have loved / as / you / even so
Most religions in the world focus on what we can do for God. The focus of Christianity is on the God who has done wonderful things for us -- and invites us to act in like gracious manner to those around us.

No comments: