The believers in Jerusalem grudgingly bowed to the inevitable, but kept on living in their xenophobic traditions. However, a virus that jumps species boundaries acquires a whole new level of potency. GRID[2] does little harm to simian populations, but is lethal to humans. Swine flu[3] is a nuisance to pigs, but occasionally fatal to us. It was when the non-Jewish people in Antakya began to embrace the Messiah of Israel that this erstwhile subset of Judaism became a superset thereof. And it was in Antakya that the disciples were first called Mesihçiler -- those who pertain to the Messiah. Christians.
Act 11:17 Böylelikle Tanrı, Rab İsa Mesih'e inanmış olan bizlere verdiği armağanın aynısını onlara verdiyse, ben kimim ki Tanrı'ya karşı koyayım?"And, a few words:
Act 11:18 Bunları dinledikten sonra yatıştılar. Tanrı'yı yücelterek şöyle dediler: "Demek ki Tanrı, tövbe etme ve yaşama kavuşma fırsatını öteki uluslara da vermiştir."
Act 11:19 İstefanos'un öldürülmesiyle başlayan baskı sonucu dağılan imanlılar, Fenike, Kıbrıs ve Antakya'ya kadar gittiler. Tanrı sözünü sadece Yahudiler'e duyuruyorlardı.
Act 11:20 Ama içlerinden Kıbrıslı ve Kireneli olan bazı adamlar Antakya'ya gidip Grekler'le* de konuşmaya başladılar. Onlara Rab İsa'yla ilgili Müjde'yi bildirdiler.
Act 11:21 Onların arasında etkin olan Rab'bin gücü sayesinde çok sayıda kişi inanıp Rab'be döndü.
Act 11:22 Olup bitenlerin haberi, Yeruşalim'deki kiliseye* ulaştı. Bunun üzerine imanlılar Barnaba'yı Antakya'ya gönderdiler.
Act 11:23,24 Kutsal Ruh'la ve imanla dolu, iyi bir adam olan Barnaba, Antakya'ya varıp Tanrı lütfunun meyvelerini görünce sevindi. Herkesi, candan ve yürekten Rab'be bağlı kalmaya özendirdi. Sonuç olarak Rab'be daha birçok kişi kazanıldı.
Act 11:25 Sonra Barnaba, Saul'u aramak için Tarsus'a gitti. Onu bulunca da Antakya'ya getirdi. Böylece Barnaba'yla Saul bir yıl boyunca oradaki inanlılar topluluğuyla* bir araya gelerek büyük bir kitleyi eğittiler. Öğrencilere ilk kez Antakya'da Mesihçiler adı verildi.
- Demek ki Tanrı, -- It is plain / that / God
- tövbe etme ve yaşama kavuşma -- repentance / to do / and / life / to recieve
- fırsatını öteki uluslara da vermiştir -- opportunity / to other / nations / yet / was given.
[1] A somewhat bitter aphorism from the Black community about life in the United States: "In the North, they don't care how high you get, as long as you don't get too close. In the South, they don't care how close you get, as long as you don't get too high."
[2] GRIDS -- "Gay-Related Immuno-Deficiency Syndrome" is almost entirely found in the sodomite community, and evidently is "acquired" by violently perverted and repeated "crimes against nature." Although political correctness had re-named this plague that boasts legal protection as AIDS, even that acronym indicates that this disease is "acquired," rather than simply caught.
[3] An American idiom for an improbably event goes -- "That will happen when pigs fly." For example, "Americans will vote a non-citizen into their highest office when pigs fly." Well, swine flu ...
No comments:
Post a Comment